20 Aralık 2010 Pazartesi

FARKLI YILBAŞI GELENEKLERİ VE YENİ YILIN HİKAYESİ I

Bir yılbaşı daha yaklaşıyor. İnsanlar tatlı bir telaşın, koşuşturmacanın içine girdiler bile. Kimileri eğlence yerlerinde arkadaşlarıyla kutlayacakları bir yılbaşı gecesinin heyecanı içinde, kimi evinde dostlarına vereceği bir davetin ya da aile fertleriyle  geçirilecek sakin bir kutlama gecesinin. Belki günler öncesinden giyilecek kıyafetler seçildi, yemek listesi hazırlandı, alışverişler yapıldı. Bir de sevdiklerimize alınacak hediyelerin telaşı var ki, sanırım en keyiflisi de bu.
Ya uzaktaki sevdiklerinize göndermek üzere seçtiğiniz tebrik kartları? Belki pek çoğumuz birbirinden renkli animasyonlara sahip e-kartları tercih edecek bu yıl da, ama ya kalemin kağıda dokunduğu ve iyi dilekleri taşıdığı o pırıltılı kartların etkisi? Sanırım bu da yılbaşı coşkusunun ayrılmaz bir parçası.
Benim için her zaman yılın en neşeli, en harika, en büyülü zaman dilimini oluşturmuştur kış mevsimi ve özellikle yılbaşı. Kim bilir, belki de soğuk bir Ocak akşamı dünyaya gelmiş bir kış çocuğu oluşumdan ya da çocukluğumda çokça okuduğum, insanın içini ısıtan yılbaşı hikayelerinin sihrinden…
Bu nedenle sizlere dünyanın her yerinde büyük bir coşkuyla kutlanan yılbaşı geleneklerinden ve bazı yılbaşı simgelerinin kökeninden bahsetmek istedim bu yazımda. Araştırma yaparken ben de çok şey öğrendim ve keyif aldım. Umarım siz de aynı keyifle okursunuz.
Yeni yıl ilk kez günümüzden 4 bin yıl önce eski Babil’de ilkbahara denk düşen bir zamanda kutlanmaya başlanmış. Yeni yılı karşılama geleneğini, Babil’in ardından, Mısırlılar, kuru topraklarına hayat veren Nil’in taştığı Eylülde kutlayarak devam ettirmiş. Milattan önce 46 yılında Roma’da Julius Sezar tarafından kabul edilen ve günümüzde de halen kullanan takvimle beraber yeni yıl, ocak ayının ilk günü olarak belirlenmiş ve bu haliyle 21. yüzyıla kadar gelmiş. Romalılar  yılın ilk ayına Janüs (January) yani Ocak adını vermişler. Çünkü Janüs başlangıçların tanrısı, kapıların koruyucusuymuş.
Tüm ülkeler, dinler ve kıtalar için aynı aşk, şans ve yeni bir başlangıç anlamları taşıyan yeni yıl, birçok ülkede, dinde ve kıtada değişik gelenek ve törenlerle karşılanıyor. Tüm geleneklerin ve törenlerin ortak amacı ise yeni yılın bolluk ve şans getirmesi. Yani yeni yıl demek, dünyanın her yerinde yeni umutlar demek.
Noel kutlamaları kış mevsimi kutlamaları arasında en ünlü kutlamalardandır. Günümüzün Noel kutlamalarında genellikle, İsa’nın doğumunun canlandırıldığı oyunlar sahnelenir, Noel ağaçları süslenir, ışıklı ev, bahçe, cadde süslemeleri yapılır, hediyeler alınır, tebrik kartları verilir ve Noel arifesinde Noel Baba’nın gelişi simgesel olarak canlandırılır. Yaygın Noel temaları, iyi niyet, sevecenlik ve ailenin birlikte zaman geçirmesi olarak sıralanabilir. Hıristiyanlar için 24 Aralık ile 6 Ocak tarihleri arası önemli ve kutsal günler. Ortodoks ve Katolikler 24 aralık tarihini Hz. İsa’nın doğumunu yani Noel, 6 Ocak tarihini de Hz. İsa’nın vaftizi olarak kutluyorlar.
 NOEL AĞACININ KÖKENİ
Günümüzde Noel ağacının Pagan geleneklerinden gelen bir ritüel olduğu bilinmektedir.
Yaprak dökmeyen ağaçları ve çelenkleri ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Yahudilerin ortak bir geleneği idi.
İngiltere’ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, Kraliçe Victoria’nın eşi Alman Prens Albert’in desteği ile bu yüzyılın ortalarında yaygınlaştı. O dönemde Noel ağaçları, dallarına kurdela ve kağıt zincirlerle asılmış güller, gerçek meyveler, mum, şekerleme ve keklerle süsleniyordu. Göçmen Almanların Kuzey Amerika’ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda moda oldu. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda’da da yaygındı. Japonya ve Çin’e 19. ve 20. yüzyılda Amerikalı misyonerlerin tanıttığı Noel ağaçları ince işlenmiş kağıt süslerle donatılmaya başlandı.
NOEL BABANIN HİKAYESİ
Hıristiyanların Noel Baba dedikleri Aya Nikola, Antalya’nın Patara kasabasında yaşamış bir azizdir. Aya, Rumca aziz demektir. Avrupa’da Saint denir. Kudüs’e giderken çıkan bir fırtınayı dindirdiği için denizcilerin koruyucusu sayılır. Derme’de fakirlere, bilhassa çeyizi olmadığı için evlenemeyen kızlara yardım ettiği anlatılır. Kendisini gizlemek ve fakirleri rencide etmemek için gece fakirlerin evine girip para bırakırmış. Pataralı bir zengin fakir düşmüş; kızlarına çeyiz yapamayacak hâle gelmiş. Aya Nikola, gece evin penceresinden bir kese para bırakmış. Sabah büyük kız keseyi bulup sevinmiş. Diğer iki kızın çeyiz paralarını da pencereleri kapalı olduğu için bacadan atmış. Kese, kuruması için ocağa asılı çorabın içine girmiş. İkonalarda Aya Nikola bu sebeple elinde üç altın top tutarak resmedilir. Noel Baba’nın hediye atması için ocağa çorap asılması geleneği buradan kalmadır. Aynı iyi şansa ulaşma umuduyla bu gelenek, yüzyıllardır sürdürülmektedir. Aya Nikola, Myra (Demre) kasabasına piskopos tayin edildi. Hazreti İsa’nın dinini yaydığı için çok işkencelere maruz kaldı, hapse atıldı. Burada 342 senesinde vefat etti. Haçlı Seferleri sırasında 1087 senesinde İtalya’nın Bari şehrinden tüccarlar azizin kemiklerini alıp memleketlerine götürdü; burada yapılan bazilikanın içinde gömdüler. Kemiklerin bir parçası bugün Antalya müzesindedir. Hazreti Muhammed’in gelişinden önce yaşadığı için, Müslümanlar kendisini salih bir mümin kabul eder.
Aya Nikola’nın Noel Baba haline sokulması ilk önce Almanya’da görüldü. Bu efsanevi gelenek zamanla Avrupa ülkelerinde yayıldı. Noel Baba’nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel Baba olarak bilinen Nikola’nın bazen yalnız, bazen yardımcısıyla ata binerek, bazen de sekiz Ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında dolaştığı efsanesi yaygınlaştı.
İnanışa göre sırtında içi hediye dolu bir heybeyle dolaşan Noel Baba evlere bacadan girer ve armağanlarını uslu çocukların ayakkabılarının ya da şöminede asılı çoraplarının içine koyar. Noel Baba, “yaşayan” bir folklorik olaydır.
HİNDİ
Hindinin Noel ve yılbaşı ile hiç alâkası yoktur. Amerika’ya ilk gelen İngiliz muhacirler açlıkla karşılaşmış; Kızılderililerin yardımıyla çabuk yetişen mısır sayesinde felâketten kurtulmuştu. Mısır hasadı yaptıklarında Kızılderilileri de davet edip hindi ziyafeti verdiler. Kasım sonundaki bu günü Amerikalılar Şükran Günü  adıyla hâlâ kutlarlar. Hindinin vatanı Amerika’dır. İlk gelenler bunu Hind Tavuğu sanmış; Hind tavuğu o zamanlar Türklerin hâkimiyetindeki Batı Afrika’dan Portekizli gemiciler tarafından getirildiği için hindiye “turkey” denmiştir.
TARÇINLI KURABİYELER
Yılbaşı döneminin geleneksel ve vazgeçilmez tatlarından tarçınlı kurabiyeler (gingerbread cookies) ve aynı hamurdan yapılan lezzetli evler (gingerbread houses) ilk olarak Almanya’da yapılmıştır. Hansel ve Gratel masalının dünyaca tanınması ile populer olmuştur.

YILBAŞI TEBRİK KARTLARI
Victoria and Albert Museum’un ilk müdürü Sir Henry Cole, yılbaşı kartlarının bilinen ilk tasarımcısıdır (1843). 1840 yılında kurulan The Penny Post posta servisi, kart gönderiminin yaygınlaşmasını sağladı. 1846 yılına gelindiğinde satılan posta kartlarının miktarı bin adede ulaşmıştı.

Peki ya Noel kelimesinin anlamını biliyor musunuz?

Noel kelimesinin kökeni Latince natalis (doğum) kelimesidir.
Bir diğer iddiaya göre Noel kelimesi, Galya dilinde (Keltçe) yeni anlamına gelen “noio” ile güneş manasına gelen “hel”in birleşmesiyle oluşmuştur ve “yeni güneş” anlamına gelmektedir. Noel kelimesi o devrin putperest toplumunda yeni yılın başlangıcında yapılan şenliklere ad olmuştur. Ayrıca Roma İmparatorluğu döneminde halk, mutlu bir olayı karşılamak ve kutlamak için, duygularını “noel, noel” diye bağırarak dile getirirdi.
Noel kelimesinin kökeni ile ilgili bir diğer açıklama ise Fransızca “haber” anlamındaki “nouvelle” kelimesinden geldiğidir. Noel ayrıca Almanca’da “kutsal gece” anlamındadır.
Günümüzde başta İngilizce konuşan coğrafya olmak üzere bazı batılı ülkelerde Noel anlamında kullanılan Christmas ve benzeri diğer kelimeler ise Yunanca Khristos (Mesih) ve Latince miss (yollanmış, gönderilmiş) kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. “Yollanmış, gönderilmiş” kelimelerinin, İsa’nın Son Akşam Yemeği’ndeki son sözlerini sembolize ediyor olabileceği düşünülmektedir.
EBRU ÇETİNER
Share |