9 Ekim 2012 Salı

YENİ BİR HOBİ, YENİ BİR DÜNYA

Veee nihayet takı dünyasında artık ben de varım:))) Sonunda uzun zamandır hayalini kurduğum takı kursuna başladım. Son derece cici ve anlayışlı kurs öğretmenimiz ve birbirinden tatlı kursiyer arkadaşlarımızla yeni bir maceraya atıldık, bakalım sonu nereye varacak?;)

Gerçi daha ilk dersin sonunda parmak uçlarımı hissetmiyordum ama bu keyifli çalışmalar için değer. Bilenler bilir, bu tarz hobi kursları adeta terapi seansı gibi. Ruha bu kadar iyi gelen az şey vardır dünyada. Şimdiye kadar denememiş olanlar için naçizane tavsiyemdir:)

İlk çalışmalarıma gelinceee:)

Kursun ilk günü olduğu için malzeme götürmemiştik yanımızda. Kurs binasının yakınındaki, malzeme bakımından malesef hayli yetersiz tuhafiye dükkanından bulup buluşturduğumuz boncuk ve tellerle ilk dersi tamamladık. Tel ve boncukların renk uyumu, ilk başta pek içime sinmedi ama yine de ilk takılarımı sevdim ben. Yokluğa ve tabii acemiliğe!!! rağmen fena işler çıkmadı ortaya;)

Yapım aşamalarından ve tamamlanmış hallerinden bir iki fotoğrafla, işte benim maviş ve pembiş bilekliklerim:) Darısı, daha zengin malzemelerle yeni takıların başına;)






Ve iki kursiyer arkadaşımın yaptığı bilezik ve küpeler. Sadece üretmekle kalmıyor, çalışmalarına mankenlik te yapıyorlar. Ne sempatikler, değil mi?:)


 


Share |

8 Ekim 2012 Pazartesi

10 MARİFET SERGİSİ VE KORUNCUKLAR




Türkiye'nin en büyük hobi ve elişi blogu 10 Marifet, 14 Ekim'de bir sergi düzenliyor.  Sergilenen her bir işin satılması ve elde edilecek tüm gelirin Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na bağışlanması hedeflenen sergi, gönüllü katılımcıların göndereceği birbirinden zevkli el işlerinden oluşuyor.

SERGİ İÇİN YER VE ZAMAN BİLGİLERİ:

Tarih: 14 Ekim Pazar, saat 11:00 ve sonrası
Yer: Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Toplantı Salonu, BÜMED.

Vakfın bir organizasyonu daha olacak. İsterseniz oraya da gelebilirsiniz:
Tarih: 18 Ekim Perşembe, saat 16:00-18:30 arası
Yer: Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Fuayesi, web sitesi.

Çalışmalarınızı10 Marifet'e gönderebilmeniz için adres:

10marifet
Sinanpaşa Mah. Şair Nedim Cd. Ceylan Apt. No:22 D:3 Akaretler / Beşiktaş / İST.
tel: 0212 327 50 30

TÜRKİYE KORUNMAYA MUHTAÇ ÇOCUKLAR VAKFI

1979′da gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, kendi ifadeleriyle “her çocuğun şefkat, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna” inanıyor. Bu amaç doğrultusunda “Çocukköyleri” kurarak, ailesi olmayan, terk edilmiş, ihmal ya da istismara uğramış, savunmasız; yani korunmaya muhtaç çocuklara (kısaca “Koruncuk”lara), hak ettikleri yaşamın olması gereken şartlarını sunmaya çalışıyor. Devlet tarafından koruma kararı çıkartılmış 0-6 yaş arasındaki çocuklara kucak açan ve meslek sahibi oluncaya dek tüm desteği sağlayan vakıf, şu anda Bolluca Çocukköyü’ndeki 106 Koruncuğa yaşam imkanı sunuyor. Hedefleri, bu çocukköylerinin sayısını arttırmak ve daha çok korunmaya muhtaç çocuğu anne şefkatiyle büyüterek topluma kazandırmak.




Ekim ayında gerçekleştirilecek etkinlikte satılan işlerin tüm geliri, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nın aile ortamında yetiştirerek hayata kazandıracağı Koruncuklar’a bağışlanacak. 10 Marifet yetkilileri de ellerinden geldiği kadar çok iş satılmasına ve bağış miktarının artmasına ortam sağlamaya çalışacaklar.

Bu aşamada, sizin desteğinize her an ihtiyaç var.  Göndereceğiniz güzel işler bir yana, lütfen bloglarınızda ve sosyal medya hesaplarınızda bu etkinliği duyurarak, daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı olun.  Yapılacak yardımın miktarını el birliği ile arttırabiliriz. Bu kadarının da geleceğimizin teminatı çocuklarımız için boynumuzun borcu olduğunu düşünüyorum.

Çocuk köylerini kurarak, son derece anlamlı bir projeye imza atan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, yardım için seferber olan 10 Marifet yöneticileri ve el emekleri ile bu kampanyaya destek veren 10 Marifet'in değerli üyelerini ve tabii ki emeği geçen, maddi manevi katkıda bulunan herkesi canı gönülden kutluyorum. Bu yazıyı okuyunca duyarsız kalmayıp, sosyal medyada paylaşacak olan siz yardımsever yürekleri de...

Haydi dostlar, çorbada bizim de tuzumuz bulunsun, Koruncuklar sevinsin!

Ebru Çetiner

P.S. Korunmaya muhtaç çocuklar için kullanılan "Koruncuk" kısaltmasını her kim  buldu ise, onun da yüreğine, kalemine sağlık! Bu kadar şirin, ve iç ısıtan, amacını yansıtan bir ifade daha bulunabilir miydi bilmiyorum. Ben çok sevdim:) Yürekten tebrikler!


Share |

3 Mayıs 2012 Perşembe

SULTANLAR SAHNEYE ÇIKIYOR! "BURASI KAPALIÇARŞI" MÜZİKALİ, 3 MAYIS'TA İZLEYİCİ İLE BULUŞUYOR!

Akademi İstanbul Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı tarafından hazırlanan ve Avrupa Birliği Bakanlığı himayesinde, 3 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Sanayi Odası Vakfı Sakıp Sabancı Konferans salonununda sahnelenmeye başlayacak olan “Burası Kapalıçarşı" müzikal gösterimi sanatseverlerle buluşuyor.


Vakfımızın bu yıl, Avrupa Birliği Bakanlığı himayesinde gerçekleştireceği,  uzman ve deneyimli dev bir kadro ile bundan yüz yıllar önce, Müslümanı, Yahudisi ve Hristiyanı birbirinden farklı dilden, dinden ve medeniyetten gelen insanların dayanışmasını, dostluğunu ve kardeşliğini anlatan, "Burası Kapalıçarşı" adlı müzikli oyunumuz, o yıllardan bugüne en güzel kardeşlik, dostluk ve dayanışma hikayelerini, Osmanlı döneminin hoşgörüsü ve inceliği ile sahneye taşıyor.

İki saatlik esprili, neşeli, müziğin, ışıkların, birbirinden güzel dansların ve şarkıların eşliğinde hem ülkemizdeki hem de dünyadaki sanatseverlere evrensel bir bakış açısıyla sahnede vücut bulan "Burası Kapalıçarşı" Fatih Sultan Mehmet'ten Merkez Efendi’ye, baharatların büyülü dünyasından, göz kamaştıran mücevherlere, ipek kumaşlardan eski zaman aşklarına ve Kanuni Sultan Süleyman Han'a kadar uzanan bir macera, hayalle gerçeğin dans ettiği büyülü ortamları konu almaktadır.

Türk Tiyatrosu’nun duayenlerinden Halit Akçatepe, Türk müziğinin unutulmaz sesi ve tiyatrocu Nur Yoldaş, müzisyen, yorumcu ve oyuncu Deniz Arcak, Türk Tiyatrosu’nun genç oyuncuları; Serhat Yiğit, Rüzgar Aksoy, Serkan Budak, Mete Şahinoğlu, Nazlı Uğurtaş, Gülsen Sezek ve Levent Ulukut'un rol aldığı, Necmettin Tetik'in yazdığı, Devlet Tiyatroları Yönetmeni Levent Ulukut'un yönettiği, Mete Kayarlar’ın dekorlarını yaptığı, müzisyen Özden Çayırlı'nın müziklerini bestelediği, Ayşe Milli ve Müge Orhan’ın kostümlerini yaptığı ve koreografisini Nebi Birgi’nin hazırladığı "BURASI KAPALIÇARŞI" adlı müzikli oyunumuz, tiyatro seyircisi ile 3 Mayıs 2012 tarihinde buluşmaya hazırlanıyor.

Share |

14 Nisan 2012 Cumartesi

İzmir'de Nisan yağmurları ve bloga geri dönüş:)

İzmir'de Nisan yağmurları...

En sevdiğim havalardan biridir yağmurlu havalar..Belki çoğuna sıkıcı, kasvetli gelir, sevilmez.. Ama insanın hüzne en yakın durduğu, düşünceleriyle saklambaç oynadığı, iç sesini dinlediği, anıları arasında yolculuğa çıktığı, en özel anları için biçilmiş kaftandır yağmur damlalarının pıtırtılarının eşlik ettiği sessizlik seansları...

Bir pencere kenarında, kahvenizi yudumlarken, yağmur damlalarının melodisiyle çıktığınız bu içsel yolculuktan arınmış ve son derece hafiflemiş bir şekilde döndüğünüzü farkedebilirsiniz. Rüzgarla savrulan damlalar gibi, zihninizde bir oraya bir buraya uçuşurken sizi yoran düşünceler, bir düzene girmiştir sanki ve dinginleşmişsinizdir.Yaşamın yorucu koşusuna kaldığınız yerden devam etmeye hazır olduğunuzu hissedersiniz tüm gücünüzle..

Ve bu zihinsel temizlik size bir armağan daha getirir beraberinde. YARATICILIK! İster günlük yaşamınızda, ister aile ilişkilerinizde ya da işyerindeki problemlerinizin çözümü konusunda, çok daha olumlu ve çözüm odaklı, yaratıcı fikirlerle dolduğunuzu görmek, sizi hem şaşırtır hem de gününüzü aydınlatır. Eğer yaratıcılığınızı kullanmanızı gerektiren bir iş ya da hobi sahibiyseniz, bu berrak zihinle aklınıza gelen fikirlerle, ilhamla ortaya koyabileceğiniz muhteşem çalışmaların ucu bucağı yok! Ondan sonra arkanıza yaslanın ve bu keyfin tadını doyasıya çıkarın!:)Güzel bir müzikle keyfinize keyif katmayı ve kendinizi ödüllendirmeyi de unutmayın tabii:)

İşte yağmur eşliğinde böylesi bir kısacık içe dönüş ve arınma seansından sonra aklıma ilk gelen uzun süredir ihmal ettiğim blogum oldu. Çoook uzun bir ara verdiğimi, alıntı bile olsa iki satır yazı eklemediğimi farkettim, bir de sizlerle birşeyler paylaşmayı çok özlediğimi.. Uzun uzun, çok özendiğim bir post hazırlamaya şu aralar pek vaktim yok ama gerçekten yararlı bulduğum, birkaç maddelik ve üstelik haftasonu ruhuna uygun, eğlenceli;)bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Umarım hoşunuza gider.

Yeniden herkese MERHABA ve MUTLU HAFTASONLARI...



Mesleğiniz ne olursa olsun, yeterince yaratıcı olmadığınızda sıradanlığa mahkumsunuz. Beyni daha iyi kullandıkça yaptığınız espri bile daha komik olur; ortamlarda parlarsınız…

1. Not tutun

Gördüğünüz ilginçlikleri, acayip tabelaları, garip anları, hepsini not edin. Neyin işinize yarayacağını düşünmeden, sanki sadece kayıt tutuyormuşsunuz gibi yapın bunu. Fikir üretirken bunlar yerini bulacaktır.

2. Yabancılarla konuşun

Genelde küçükken hepimizin ailesinden duyduğu cümle “Aman sakın tanımadığın kişilerle konuşma”dır. Elbette ki bir miktar önleminizi de alarak dışarıda, otobüste, markette yabancılarla konuşmaktan çekinmeyin. Daha önce hiç önemsemediğiniz bir hayat bilgisi edinebilirsiniz.

3. Yöntem değiştirin

Kişisel ilgi alanınız ya da mesleğiniz itibarıyla kullandığınız yöntem yazmak mı, resim yapmayı deneyin. Rakamlarla işi olanlar harflere geçsin. Günü zaten yazarak geçen biriyseniz bir geometri problemine yoğunlaşın, beyni ters köşeye yatırın.

4. Roman okuyun

Türü ne olursa olsun başka hayatlara sızmak, hele de güzel bir dille kaleme alınmışsa, insana başka hayatlar, başka zamanlar, başka fikirler olduğunu hatırlatır.

5. Deneylere açık olun

Yemek yaparken, ödev hazırlarken, rapor yazarken, sevişirken… Yeniliklere açık olmak, bir de öbür yöntemi denemek her zaman taze fikirlere kapı açar. Ortaya şahane bir şey çıkma ihtimali doğar.

6. Sinemanın faideleri

Çok film, iyi film… Bazen bir yan karakter bile insanın zihninde yeni bir sayfa açabilir. Günlük hayatınızda bir şeyi kolaylaştırabilir, içinden çıkamadığınız bir sorunu çözebilmeye yarar. Kafada ampul kendiliğinden yanar.

7. Kesişim kümesi kahkaha

Birlikte gülebildiğiniz, hem de çok gülebildiğiniz arkadaşlarınıza gözünüz gibi bakın. Hayır, önemli olan kısmı sadece gülmenin faydaları değil… Güldürebilmek bir zekâ göstergesidir, ayrıca aynı frekansta olduğnuzu gösterir. En hafif sohbet bile insanı geliştirme potansiyeli taşır.

8. Müzik dopingi

Doğru zamana doğru müziği denk getirdiğinizde algınızın genişlediğini, boyutun farklılaştığını hissedersiniz. Özellikle de kulaklıkla müzik dinliyorsanız… En saçma sapan işi yaparken bile sizi canlandırıcı bir müziği kulaktan bünyeye sokmak ortaya farklı bir iş çıkarmanızı sağlar.

9. Haydi canlanın

Fikirden, beyinden söz ederken şınav çekmek, koşmak, ter dökmek ilk aşamada kulağa anlamsız gelebilir. Fakat beyne giden oksijen miktarı arttıkça, bu mühim organın çok daha verimli hale geldiği bilimsel bir gerçek. Önce bacak kasları…

10. Fotoğraf çekin

Güzel, estetik, dengeli ve anlamlı bir fotoğraf kadrajı oluşturmak, hayatın başka alanlarında işinize yarayacak bir formül öğretir. Baktığınızı görmeyi öğrenirsiniz, ki bu da önemli bir yetenektir zaten.

11. Rüyalarınızı yazın

Yazmıyorsanız bile en azından hatırlamaya çalışın. Bu mesai hem bilinçaltına dair bir kazı işlevi görür, hem de rüyalara mahsus o yerçekimsiz saçma sapan âlemden faydalanırsınız.

12. Mola vermeyi bilin

Bir robot olmadığınızı kendinize ara ara hatırlatın ve fikren tıkandığnız noktada mola vermekten utanmayın. Bu teneffüsü vicdan azabına dönüştürmeden yaşamayı becerirseniz, tekrar işin başına oturduğunuzda zaten kendiliğinden berrak bir beyinle üretmeye başlarsınız.

13. Nostalji ganimeti

Mesleğiniz ne olursa olsun işinizin geçmişte nasıl yapıldığına bakmak ilham verici olur. Reklamcılar reklam tarihine, modacılar geçmiş trendlere, sanatçı olanlar mağara resimlerine, mühendisler Ortaçağ çizimlerine baksın. Bu da kendi içinde çok parlak bir fikir olmayabilir ama olabilir de…

14. Tuvalette mütalaa

Bunun bilimsel bir kanıtı var mı, emin değiliz ama işte tuvalette geçen süre, oturma odasında koltukta geçen süreden daha verimli olabiliyor. Alın yanınıza bir not defteri, bir dergi… Klozetten bildirin.

15. Geyik muhabbeti

 En günlük, en önemsiz başlıklarda tatlı bir muhabbet bile zihin açıcı olabilir. Aklına fikrine güvendiğiniz arkadaşlarla sohbet ufuk açar. Ama tuhaf bir şekilde, görüşlerine değer vermediğiniz biriyle muhabbet de öyle. Özeti, uzun uzun konuşmaktan çekinmeyin.

16. Son dakikaya bırakmak

Bir tür Murphy kanunu bu. En yaratıcı fikirler yumurta kapıya dayandığında yumurtlanır. Ertelemekten korkmayın, o panikle bambaşka bir dünyanın kapısını aralayabilirsiniz.

17. Gereksiz bilgi gereklidir Tavukçuluk tarihi, maketçilik dergisi, İstinye’nin bitki örtüsü… İncelikli konular, gereksiz ayrıntı gibi görünecek başlıklar üzerine okumak, zamanı gelidiğinde sizi beş adım öne çıkaracaktır. Gereksiz bilgi demeyin, nimettir.

18. İnceden yürütün

Konu hakkında daha önce kafa yormuş birileri varsa hiç çekinmeden uygulayabileceğiniz, üstelik de garantili bir yol. Tek incelik, öyle gözüne soka soka değil de nazik bir şekilde araklamak. Duruma uygun hale getirin, sadeleştirin ya da süsleyin. İşin yaratıcılık kısmı da burası olsun!

19. Oyun oynayın

Poker de olur, Play Station da… Yeter ki kendi mantık dizgesi ve kendi kuralları olan başka bir dünyaya geçin ve orada başarılı olmanın yollarını zorlayın. Kafa güzel dağılır, sonra güzel toplanır.

20. Gizli bir iş yapın Yasalar çerçevesinde tabii… Buradaki gizlilik, bütün dünyaya duyrulmamış kendinize özel bir hobi, bir uğraş, bir gezi… Kendi başınıza kalın, tek başına vakit geçirmeyi öğrenin ve bundan kimseye bahsetmeyin.

21.Bir dizinin ortası
Mümkünse aylardır, senelerdir devam eden bir diziyi izlemeye başlayın. Konusundan hiç hoşlanmasanız bile bir tür bulmaca gibi bütün ilişkileri çözmeye çalışın. Kötü şey izlemenin de faydası var ayrıca.

 22. Çok gezin

‘Çok okuyan mı, çok gezen mi mi bilir’, zaten bildiğimiz bir sorunsal… İkisinin de bildiği ayrıdır, fakat çok gezenin biriktirdiği malzemenin kıymeti başka… Seyahat etmenin kazandırdıkları fark etmeden sizi değiştirecek, dönüştürecektir. Yiyip içtiklerinizi değil, gördükleriniz anlatın!

 23. Mavilim mavişelim

Renklerin ruh hallerine etkisine inananlardansanız, mavinin yaratıcılığı en fişekleyen renk olduğu kanıtlanmış. Tonuna göre biraz çocuk odası etkisi yaratabilir ama çalıştığınız mekânlara mavi dokunuşlarda bulunmak işe yarayabilir.

24. Bir çocukla mesai

Şöyle dili iyice çözülmüş, hayatta her şeyi yeni kavramaya ve durmadan soru sormaya çalışan bir çocukla vakit geçirin. Yeterli sabrı bulursanız, siz çok şey öğrenmiş olacaksınız, bacak kadar çocuk değil…

25. Takma kafana tokadan başka

Lafın gelişi yani. Stres, yaratıcılığın bir numaralı düşmanı. Yeni bir şey denerken cesaretinizin artması için de, sonra sonuçlarıyla mücadele edebilmek için de biraz vitesi boşa almak faydalıdır. En fazla ne olabilir? Salın gitsin…

 Kaynak : Radikal
Share |